💼 Verbos de movimiento transitivos

Español

Turco

  • abandonar
  • bırakmak • (abandonaron...) ...bıraktılar • (visto, a la esposa) terketmek • (Rusia debe(ría) abandonar Venezuela) Rusya Venezuela'dan çıkmalı
  • agitar
  • çalkalamak • (fig) heycanlanmak
  • alcanzar
  • yetişmek
  • apretar
  • sıkmak • (presionar) sıkıştırmak • (estas botas me aprietan) bu pabuçlar ayağımı sıkıyor
  • arrastrar
  • sürüklemek • (ej un coche por tierra) sürünmek
  • caérsele
  • düşürmek • (se le cayeron las llaves a la acera) anahtarlarını kaldırımın üzerine düşürdü
  • colgar
  • (vt) asmak, sarkıtmak • (colguemos esa planta de un gancho en el techo) bu saksıyı tavandaki çengele asalım
  • conducir
  • (vehículo) sürmek, kullanmak • ('lead') götürmek • (llevar a algn en coche) arabayla gitmek / götürmek • (Ahmet todavía no conduce) Ahmet henüz araba kullanmıyor
  • cruzar
  • ('cross') geçmek, karşıdan karşıya getmek, üstünden geçmek • (içinden / üzerinden) geçmek • (atravesar) aşmak • (ir más allá de) geçmek [geçiyor]
  • dar la vuelta (a un objeto, voltearlo)
  • --
  • dar la vuelta (a un lugar, recorrerlo)
  • --
  • empujar
  • itmek [PS ittim]
  • enviar
  • göndermek, yollamak • (reiteró su petición de que las personas detenidas en Riyad fueran enviadas a Turquía) Riyad’da gözaltına alınan kişilerin Türkiye’ye gönderilmesi yönündeki talebini yineledi
  • escalar
  • tırmanmak (!rég) (tb tensión, crisis)
  • estirar
  • uzatmak, yaymak • (parte del cuerpo) germek
  • extraer
  • çekmek, çekip çıkarmak, sökmek • (dinero, información) elde etmek, zorla almak / koparmak
  • guiar
  • rehberlik etmek, yol göstermek, öncülük etmek
  • levantar
  • kaldırmak • (¿podéis levantar esta silla pesada?) bu ağır sandalyeyi kaldırabilir misiniz?
  • llevar
  • ('take', 'lead') götürmek • ('carry', 'transport') taşımak • (~ puesto) giymek (!vt/prep?), takmak / takınmak (!dif) • (el tren nos llevaba rápidamente hacia Roma) tren bizi hızla Roma'ya doğru götürüyordu • (llevo aquí dos horas) ben iki saatten beri buradayım
  • meter
  • (lo metieron en prisión) o hapseneye atıldı • (metí mis zapatos debajo de la cama) ayakkabılarımı yatağın altına koydum • (tengo que meter al niño en la cama) bebeği yatırmam lazım
  • mover
  • --
  • pasar (vt espacio)
  • ('go past sth') _ yanından / _ önünden geçmek • (¿vamos a pasar por aquí otra vez a la vuelta?) dönüşte tekrar buradan geçecek miyiz? • (vt, el tiempo) geçmek ((solía pasar...) geçiriyordu) • (han pasado días) günler geçti • (¿vosotros dónde pasaréis vuestras vacaciones?) siz tatilinizi nerede geçireceksiniz? • (los barcos pasan muy despacio) tekneler yavaş yavaş geçiyor • (i: ocurrir) olmak • (pasarse (por un sitio)) uğramak ('stop by') • (¿puede pasarse y mirarlo esta tarde?) bu akşam uğrayıp bakabilir misiniz? • (se pasa por algunas tiendas) birkaç dükkana uğruyor
  • perseguir
  • kovalamak (vt), peşine düşmek (!rég) • (el gato estaba persiguiendo al ratón) kedi fareyi kovalıyordu
  • pisar
  • --
  • rodear
  • _ etrafindan / çevresinden dolaşmak
  • sacar
  • çıkarmak • (el hombre sacó un cuaderno de su bolsillo) adam cebinden bir defter çıkardı • (sácame de aquí) beni buradan çıkarın
  • traer
  • götürmek, getirmek • (el cartero trae el correo a nuestra casa) postacı evimize postayı getirir • (trae también una ensala mixta) bir de karışık salata getirin
  • transportar
  • --
  • trasladar
  • --