kabul etmek, almak • (~ un consejo) bir tavsiyeyi dinlemek
compartir
paylaşmak (ej piso), bölüşmek • birlikte / ortak kullanmak, paylaşmak • (Ayse y Refik comparten piso) Ayşe ve Refik aynı daireyi paylaşıyor • (vi, gen, los niños) paylaşmak • (los niños deben aprender a compartir) küçük çocukların paylaşmayı öğrenmeleri gerekir • (con otros) (oynamasına, kullanmasına, vb.) izin vermek • (Tolga, por favor comparte tus bloques con Lale) Tolga, lütfen oyuncak bloklarınla Lale'nin de oynamasına izin ver
dar
vermek [verir; PSV: verilmek] [v.'a 4'] • (demos) …verelim
dar (otros usos: las doce, una fiesta etc.)
--
devolver
geri vermek, iade etmek
entregar
teslim etmek / vermek, ulaştırmak, dağıtmak
facilitar
mümkün kılmak, kolaylaştırmak, yardımcı olmak
ofrecer
--
pasar (vt dar)
--
pedir prestado
ödünç almak, borç almak • (ayer le pedí prestado algo de dinero a mi amigo) dün arkadaşımdan biraz borç aldım • (¿puedo cogerte prestada la radio?) radyonu ödünç alabilir miyim? • (le coge prestadas novelas a Tom) o, Tom'dan roman ödünç alır • (Tom y Mary pidieron dinero prestado a familia y amigos) Tom ve Mary aile ve arkadaşlardan borç para aldı
prestar
borç vermek
proporcionar
sağlamak
recibir
almak (=coger) • (paquete) almak, teslim almak • (como regalo) (hediye) gelmek • (no han recibido su sueldo, GT) maaşlarını almamışlar