sorun, problem, güçlük, zorluk ('trouble'), müşkülat, ('trouble, difficulty') sıkıntı • (cuestión) sorun • (estaba teniendo ~s para meter la llave en la cerradura) anahtarı deliğe sokmakta zorluk çekiyordu • (no quiero meterme en problemas/líos) belaya bulaşmak istemiyorum • (al parecer ha estado enfrentándose a un montón de problemas recientemente) son zamanlarda bir sürü sıkıntılarla uğraşıyormuş • (hasta ahora no he tenido demasiados problemas) henüz çok fazla sorunum yok
riesgo
--
solución
çözüm
violencia
şiddet • zorbalık • (la respuesta a la violencia contra la mujer) kadına şiddet tepkisi