🏃 Verbos de movimiento intransitivos

Español

Turco

  • abrirse
  • açılmak
  • acercarse
  • yaklaşmak (tb en tiempo)
  • andar (v irr [PS ANDUVE])
  • yürümek [yürüyor] • (voy andando (normalmente)) ben yürürüm • (a unos minutos andando) yürüyerek sadece birkaç dakika • (que anda / andaba) yürüyen _
  • asistir
  • katılmak [PS katıldı], hazır bulunmak, -e gitmek
  • bajar
  • (vi) inmek [F inecek] • (de vehículo) (-den) inmek [iniyor]
  • caer (v.tb.'caerse', 'caérsele')
  • düşmek • (los libros cayeron de la mesa al suelo) kitaplar masadan yere düştü • (el precio de la gasolina cayó hasta un nuevo mínimo) benzin fıyatları iyice düştü • (cayó al mar) denize düştü
  • caerse (v.tb.'caérsele')
  • düşmek • (se cayó) düştü
  • caminar
  • yürümek [yürüyor yürür; PS yürüdü], yürüyerek gitmek • (cuando caminaba por la calle...) yolda giderken...
  • correr
  • koşmak [koşuyor, PS koştum]
  • dar la vuelta (dar media vuelta)
  • --
  • dar media vuelta
  • --
  • dar una vuelta
  • --
  • dar vueltas
  • --
  • deslizarse
  • kaymak
  • dirigirse
  • (~ a) gitmek, ilerlemek • (persona) konuşma yapmak, hitap etmek, söylev vermek
  • entrar
  • girmek (+ D) • (entrar a la casa) eve girmek • (…se entra con un billete diferenciado) …ayrı bir biletle giriliyor • (después de entrar al consulado general de Arabia Saudí en Estambul) …Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'na girdikten sonra
  • estar de pie
  • durmak • (Tom estaba de pie junto a la ventana) Tom pencerenin yanında durdu
  • girar
  • dönmek, döndürmek
  • ir
  • gitmek [gider, gidiyor; Fneg gitmiyeceğim] • (iré a la escuela) okula gideceğim • (vamos / vayamos al mar) denize gidelim • (voy a Estambul) İstanbul'a gidiyorum
  • irse
  • gitmek, ayrılmak • (los invitados se fueron en torno a las siete) misafirler saat yediye doğru kalktı • (vete de aquí) buradan git! • (nuestros amigos se han ido) arkadaşlarımız gittiler
  • levantarse
  • kalkmak [kalkarım], (ayağa) kalkmak • (de la cama) (yataktan) kalkmak • (esta mañana me levanté temprano) bu sabah erken kalktım • (Tom se levantó del banco) Tom banktan kalktı • (levántate pronto) erken kalk
  • llegar
  • varmak [varır], gelmek [gelir] • (nuestro barco llegará mañana a Izmir) vapurumuz yarın İzmir'e varacak • (llegaron) geldiler • (probablemente llegarán tarde) her halde geç kalacaklar • (siempre llegan tarde) daima geç kalırlar
  • marchar
  • --
  • moverse
  • --
  • nadar
  • yüzmek
  • navegar
  • --
  • pasar (vi espacio)
  • --
  • pasar (entrar)
  • --
  • pasar (otros)
  • --
  • pasear
  • yürümek • (paseará) yürüyeceğim
  • ponerse de pie
  • --
  • regresar
  • dönmek
  • rodar
  • --
  • salir
  • çıkmak [çıkıyor; PS çıktı] • (hacer ~) çıkarmak • (partir (un varco o transporte)) kalkmak [kalkıyor] (=levantarse) • (Rusia debe salir de Venezuela) Rusya Venezuela'dan çıkmalı • (que sale a la calle) sokağa çıkan _
  • saltar
  • sıçramak • atlamak
  • sentarse
  • oturmak [PS oturdu] • (siéntense por favor) buyurun (fórmula de cortesía) • (v.'banquillo') • (siéntate aquí) burada otur • (Tom se sienta detrás de María en clase de francés) Tom Fransızca dersinde Mary'nin arkasında oturur
  • subir
  • ('ascend') yükselmek (!hay otra pal mejor? çıkmak?) • (~ a: montaña) çıkmak • (¿por qué sube el gas natural?) doğalgaza niye zam geliyor?
  • trasladarse
  • --
  • tropezar
  • --
  • tumbarse
  • yatmak
  • venir (v.tb.'que viene')
  • gelmek [gelir] • (vinieron a verlo) onu görmeye geldiler • (Ahmet no vendrá mañana) Ahmet yarın gelmiyecek
  • volar
  • uçmak • (hacer ~) uçurmak
  • volver (i / t)
  • dönmek [döner, F dönecek], geri gitmek / geri gelmek • (vuelven en un par de semanas) on beş güne kadar dönerler • (volví de Europa en septiembre) Eylülde Avrupa'dan döndüm • (nunca me volverás a ver, GT) beni bir daha asla görmeyeceksin • (nos volveremos a encontrar, cantaremos canciones juntos, ¡estableceremos un nuevo país!) yine buluşacağız, hep bir ağızdan şarkılar söyleyeceğiz, yeni bir ülke kuracağız!
  • zambullirse
  • --