(la policía) baskın yapmak • (a una persona, robar) soymak
atacar
saldırmak, hücum etmek
bombardear
bombalamak
chocar
(colisionar violentamente) (şiddetle) çarpmak, bindirmek • (el esquiador chocó contra el otro esquiador) sürücü kontrolünü kaybederek karşıdan gelen kamyona çarptı • (emocionalmente) şok etmek, sarsmak
dar (golpear; golpe, patada etc)
--
dañar
bir şey kırmak / zarar vermek • (-e) zarar vermek, hasar vermek • (el árbol dañó el coche cuando cayó sobre él) düşen ağaç arabaya hasar verdi • (el edificio resultó muy dañado por el fuego) bina yangında ağır şekilde hasar gördü
disparar
(un arma) ateşlemek • (a algn o algo) ateş etmek • (los soldados dispararon al enemigo) askerler düşmana ateş etti