orta, orta yer, merkez • (~ de la ciudad) şehir merkezi • (el niño estaba de pie en el centro del círculo) çocuk dairenin ortasında (/ orta yerinde) duruyordu
extremo
(adj: opiniones) aşırı uçta, uçuk, ekstrem, aşırı • (muy serio) aşırı, en uçta, uç • (dolor) çok büyük, fazla • (n) aşırı miktar / nokta, uç • ('end') son, nihayet
fin (v.tb.'fin de semana')
bitim, bitiş, son • (por fin) sonunda
fondo (v.tb.'fondos'; tb: en el fondo)
(de caja) taban, alt kısım • (de mar) ırmak
lado (tb: al l de, al otro ~ de)
yan • (al ~ de) (-/-nin) yanında (yan-) • (desde la mesa de al lado) yandaki masadan • (la niña pequeña que estaba a mi lado se rió) yanımdaki küçük kız güldü • (por eso, por un lado continuando nuestra lucha, por otro lado debemos prepararnos para el período posterior a la epidemia) bu nedenle, bir taraftan mücadelemizi sürdürürken diğer taraftan da salgın sonrası dönem için hazırlık yapmalıyız
parte
(en ejs: de tren, pieza) parça • (de novela, sección) bölüm, kısım • (de museo) kısım • (de pastel, trozo) dilim • (por una parte…, por otra parte…) bir taraftan / bir yandan…, öte taraftan / öte yandan / öteyandan … • (por otra parte, …) ayrıca • (a esa parte del museo se accede con un ticket diferenciado) müzenin o kısmına ayrı bir biletle giriliyor
punta
--
trozo
parça • (¿cuántos trozos de pan?) kaç parça ekmek? • (v.'sobrar')