sonuç, netice • (va a haber ~s) sonuçlar olacaktır
efecto
etki • (resultado) sonuç, netice • (eficacia) yarar, fayda, tesir, etki • (eso parece ser el efecto de un virus (=trabajo)) bir virüsün işi gibi görünüyor • (la conquista de Inglaterra por los normandos tuvo un gran efecto sobre la lengua inglesa) Normanların İngiltere'yi istila etmesinin İngiliz dili üzerinde çok büyük etkisi olmuştur
finalidad
neden, sebep, amaç, niyet
objetivo (n)
hedef • ('aim') amaç (A amacıe) • (-) gaye • (con estos objetivos) bu hedeflerle • (señalamos la importancia de avanzar en los “Objetivos de Desarrollo Sostenible”) “Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları”nda ilerleme kaydedilmesinin önemine işaret ettik