aşk, sevgi, sevi • (~ platónico) aşk Eflâtunî • (por el ~ de Dios!) Allah aşkına!
arrepentimiento
('sth regretted') pişmanlık
asombro
hayret, şaşkınlık
beso
öpücük (A öpücüği), buse • (le dio un beso en los labios) ona bir öpücük verdi
compasión
şefkat, merhamet, sevecenlik
depresión
(Psicol) depresyon, bunalım
diversión
eğlence (v divertirse: eğlenmek)
dolor
ağrı • acı • (dolor de cabeza) baş ağrısı
emoción
his, duygu, çoşku • (ellos no controlan sus emociones) onlar duygularını kontrol etmiyorlar • (tu cerebro programa tus emociones) beyniniz duygularınızı programlar
humor
(gracia) komiklik, gülünçlük • (estilo de humor) espri anlayişi • ('mood') ruh hali, ruh haleti, mizaç • (estaba de buen ~ después de haber aprobado el examen) sınavını geçtikten sonra iyi bur ruh hali içindeydi • (estar de buen ~) keyfi yerinde olmak, keyifli olmak • (estar de mal ~) aksiliği üzerinde olmak • (estaba de mal humor) o, kötü bir ruh hali içindeydi • (cambio de ~) değişken ruh hali, (?) havanın dönmesi • (Tom no estaba de humor para aceptar la disculpa de Mary) Tom Mary'nin özürünü kabul edecek durumda değildi • (Tom no está de ~ para bromas) Tom şakalar için havasında değil
ira
öfke • ('out of anger') kızgınlıktan
luto
--
lágrima
gözyaşı
miedo
(tener ~ a) (-den) korkmak • (tengo miedo a las arañas) örünceklerden korkuyorum • (¿de quién tenía miedo Hasan?) Hasan kimden korktu? • (tuvo miedo de caerse) düşmekten korktu • (ese niño no tiene ~) o çocukta korku yok • (no tengo miedo) korkmuyorum