büyümek, gelişmek, serpilmek • (aumentar) artmak, çoğalmak, büyümek, gelişmek • (en EEUU las pérdidas de vidas y los casos están creciendo rápidamente) ABD'de can kaybı ve vakalar hızla artıyor • (el dinero no crece en los árboles (~no cae del cielo)) para ağaçlarda yetişmez • (v-Tw: Cataluña se arruinará/quedará devastada, España crecerá y florecerá) Katalonya viran olacak, ispanya büyüyüp turan olacak
establecerse
(afincarse) yerleşmek, yaşamaya başlamak (empezar a vivir) • (no hemos visto a Ismail desde que se estableció en América) İsmail Amerika'ya yerleştiğinden beri onu hiç görmedik