(-e) güvenmek [güvenir] (+ D), güven duymak • (confía en mí) güven bana • (Confiamos en la inteligencia, habilidad, diligencia, productividad, determinación de nuestros niños, jóvenes y todos los miembros de nuestra nación) biz çocuklarımızın, gençlerimizin, milletimizin her bir ferdinin zekâsına, kabiliyetine, çalışkanlığına, üretkenliğine, azmine güveniyoruz • (Cemile Hanım le confió el dinero a su vecino) Cemile Hanım parasını komşusuna emanet etmiş
cuidar
bakmak, ilgilenmek, ihtimam etmek, ihtimam göstermek
dejar en paz
--
identificar
belirlemek
invitar
davet etmek • (le invito) sizi davet ediyorum • (invitó a los ciudadanos al sentido común) vatandaşları sağduyuya davet etti • (me invitó a cenar) o beni akşam yemeğine davet etti
molestar
('disturb') rahatsız etmek +, ('bother') taciz etmek • canını sıkmak, ('annoy') kızdırmak, rahatsız etmek
perdonar
affetmek • (perdone) affedersin(iz)
sorprender
şaşırtmak
tratar (tr/intr)
(...trata temas/cuestiones complejos como la fe y el existencialismo) ...inanç ve varoluşçuluk gibi karmaşık konular ile ilgilenir